Günümüzün asimetrik muharebelerinde bu yaralanma verileri, parça tesirli ve mermi yaralanmaları arasında yüzde değişiklikleri gözlenmektedir. Lübnan’daki meskun mahal muharebelerinde mermi yaralarında %36 ve şarapnel yaralanmalarında ise %57’lik bir azalma gözlenmiştir. Kanama kaynaklı ölümler ise %41’den %56’a yükselmiştir. Konu üzerinde yapılmış ve yapılmakta olan bilimsel çalışmalar, vücuttaki yaralanmaların % dağılımıyla ele alındığında aşağıdaki tabloyu göstermektedir:
Genel olarak konvansiyonel muharebe yaralanması, küçük parça tesirli silahlardan en fazla uzuvlarda gözlenmektedir. Yukarıdaki oranlarda ise, Dünya Harp Tarihi içinde sürekli olarak en fazla yaralanmanın, baş ve uzuvlarda yoğunlaştığı barizdir. Ayrıca asimetrik tehdit nedeniyle, tehdit unsurlarının sebep verdiği yaralanma modelleri kanamalı yaralanmaların lehine artmaktadır. İrlanda, Somali ve Irak gibi Meskûn mahal çatışmalarının ve terör olaylarının cereyan ettiği bölgelerde de durdurulamayan kanamalardan ölenlerin sayısı, Kore, Vietnam gibi daha konvansiyonel savaşlarla kıyaslandığında neredeyse katlanmıştır Tartışılabilir olmakla beraber farklı yaralanma mekanizmaları (kurşun, patlama, parçalanma) ile acil müdahalenin gecikmesi bu oranın gerçekleşmesindeki en önemli iki etkendir. Bu yaralanmaların içinde günümüzün muharebe özelliklerine göre mayın, uzaktan kumandalı mayın ve tuzaklı (bubi) patlayıcılar daha fazla görülmektedir. Özellikle anti personel mayınlar, en sık rastlanılanları, parça tesirli, basınç tesirli, sıçrayan ve uzaktan fırlatılarak yerleştirilen mayınlardır. Ayrıca her türlü yanıcı, patlayıcı ve zehirleyici kimyasallardan ya da mevcut bomba ve mayınlardan yapılan sensörlü ya da elektromanyetik alan yayan kumanda (cep telefonu vs) ile harekete geçen patlayıcılar bubi tuzakları olarak sınıflandırılır. Bu tür patlayıcılarla ilgili çalışmada aşağıdaki bulgular elde edilmiştir. Bu bulgular ışığında patlayıcı yaralanmalarında Altın İlk 5 dakikalık süre içinde yapılması gereken kanamanın kontrol altına alınması, hava yolunun açılması, resütasyon, atel ve traksiyon kitleriyle sabitleme yapılmalıdır. Kanamanın yoğun olduğu düşünülürse hemostatik tıkaç, uzuv kopmaları için acil travma bandajı ve gerekirse turnike kullanılmalıdır. Eğer 2nci sınıf bir durumla karşılaşırsak elimizdeki malzemelerin neredeyse 2 katını kullanılması gereklidir. Bu işlemler yapılmadan sadece klasik harp paketindeki tamponlarda kanamayı kontrol altına almak çok ama çok zordur. Ayrıca helikopter ambulansların iniş güvenliği alınmadan yaralı tahliyesi yapması, geliş ve gidiş zamanları hesaplanırsa karşımıza mayın nedeniyle verilen kayıpların nedenleri rahatlıkla anlaşılır. Sonuç olarak, çatışma alanında yapılan ilkyardım her türlü koşulda yaralı askerlerin kendi kendilerine yapabilecekleri, yanında çatışan arkadaşlarının veya ilk müdahaleyi yapacak Kıt’a tabibinin yapabilecekleri, tam donanımlı bir cerrahi hastanedeki tedbirlerden daha çok hayat kurtaracaktır.