Modern İlkyardım Harp Çantası
Mevcut bulunan verilerin ve bilim adamlarının yaptıkları çalışmalar ışığında, fazla yaralanmanın olduğu kafa ve göğüs bölgelerini koruyucu balistik miğfer ve yelekler silahlı kuvvetlerde kullanılmaya başlanmıştır. Ancak, mevcut koruyucu mekanizmaların etkisiz kaldığı yaralanmalardaki kayıp oranını aşağıya çekmek için gerekli olan temel ilkyardım işlemlerinden sonra, yaralının kanamasını en kısa zamanda durdurmak gerekmektedir. Bu nedenle tüm dünyada mevcut bulunan tanınan bazı ürünler aşağıdaki tabloda sıralanmıştır.
(Bkz: CELOX)
Değişen muharebe ortamlarına uyum gösterebilmek için, daha iyi Hemostatik Tıkaçlar (kanama durdurucular) geliştirmeye dönük biyomedikal araştırmalarda büyük artış olmuştur. İdeal bir hemostat: Etkin, kolay kullanımlı, güvenilir, anti bakteriyel, anti mikrobik, anti fungal, en yüksek lojistik imkâna sahip, dayanıklı, gece görüş sistemlerince özel harekâtlarda etiketleri okunabilir, kullanıldığında kesinlikle ısı yaratmayan, tekrar kanamaya izin vermeyen ve de yaralıya acı vermeyen bir yapıda olmalıdır. Etkin Hemostatik Tıkaç kullanımı, birçok çatışma yarasında (hayati tehlike içerse de içermese de) büyük fayda sağlar çünkü kanamayı daha etkili kontrol altına almak hayat kurtarmanın ilk adımıdır ve uygun bir Hemostatik Tıkaç ile yara bölgesinin enfeksiyonuyla mücadele edilebilmelidir.
Bu tür yeni biyoteknolojik hemostatik tıkaçların hammaddesi kitinden elde edilen kitosandır. Kitin, selülozdan sonra dünyada en fazla bulunan doğal polimer olup, yengeç, karides, ıstakoz gibi eklembacaklıların kabuklarında, bazı bakteri ve mantarların hücre duvarlarında bulunur. Biyopolimer olan kitinin poli-N-asetil-D-glukozamin deasetilasyonu ile elde edilen kitosanın getirdiği hemostatik özellikler tamamen vücut pıhtılaşma mekanizmasından bağımsız, biyolojik olarak vücut tarafından kabul görmesi, antibakteriyel oluşu, antifungal, antimikrobik, polielektrolik yapısı ve de ilaçların kontrollü vücuda salınımı gibi ek faydalar da sağlamaktadır. Aynı zamanda kitosan yara bakım anlamında iyileşmeye yardımcı olan bir biyopolyemerdir. Mevcut bilimsel araştırmalarda 4,4 mm’lik aort kanama modellerinde en az 2 saatlik bir tekrar kanama yapmayan pıhtı oluşturmuştur.
- Etki mekanizmaları ürünün imalatında kullanılan tekniğe bağlı kalarak (örneğin nano teknoloji üretimliler):
- Ozmotik akış filtrelemesi,
- Kationik bağlama özelliği ki bunun anlamı pozitif yüklü moleküler yapısıyla filtre edilen tüm kırmızı kan hücrelerinin negatif yüklü elektrik alanlarını manyetik katalizör olarak yapıştırması
- Trombositleri aktif hale getirmesi ve fibrin pıhtısını (beta chitosan) en hızlı şekilde yapması
- Arter, arterioller, kapiller, venüller ve ven kanamalarını hızlı bir şekilde durdurmaya yardımcı olması
- Pıhtılaşma faktörlerinin yokluğunda etkin pıhtılaşma,
- Kan sulandırıcı kullanan hastalarda pıhtıyı hızlıca gerçekleştirmeye yardımcı olur,
Kullanım alanları:
- Meskûn mahal ve kırsal arazide icra edilen her türlü GNH harekâtlarında,
- Özel Kuvvet Unsurlarının yaptığı her türlü silahlı derin harekâtta (Özellikle taşıma ve kullanma kolaylıklarından dolayı –Burada kullanım anında acı vermemesinin önemini icra edilen harekâtın gizliliği açısından önemlidir- )
- Muharebe, çatışma alanlarındaki Mayın ve patlayıcı madde imha ekiplerinde,
- Atış Alanlarında sürveyan olarak görevlendirilen imha ekipleri için
- Acil müdahale olanaklarının kısıtlı olduğu hudut karakollarında, merkeze uzak J. karakollarında ve müstakil görev yapan unsurlarda,
- Her türlü kontrol noktasında,
- Göreve çıkan tüm araçların İlk yardım çantalarında,
- Sıhhiye birliklerinde,
- İlk Müdahaleyi yapacak Kıt’a unsuru Sıhhiye personelinde,
- Deniz seyrüseferlerindeki revirlerde,
- Devriye ve Kontrol görevi yapan her türlü araçta,
- Her türlü hava aracında kullanıcı ve teknik görev yapan personel için,
- Arama Kurtarma Harekâtlarında,
- Tüm arama kurtarma timlerinde.
- Doğal Afet yardım görevlerinde.
- İstihbarat timlerinde.
Kullanılacak Seviye:
- Tek Er; Harp Paketlerinde, cepte, sırt çantasında taşınabilir. (Tek Er teçhizatına eklenebilir.)
- Manga/Tim/Unsur başına belirlenen kadar –paket-
- Sağlık birimlerinde, (İlkyardım Unsurlarında ve acil servislerde özellikle olmak üzere)
- Paketler için ilave bir tedbir, özel bir muhafaza gerekmemektedir.
- Kullanımda özel ya da ek bir eğitim gerektirmemektedir. (Her hangi bir personelin Tıbbi bilgiye gerek olmaksızın kullanabileceği bir üründür.)
- Ürün nemli ve ıslak ortamlar dahil her türlü hava/atmosfer koşullarında kullanılır.
- En az 3 yıl miadı olmalı ve orijinal paketi ile depolandığından Kıt’a Muharebe Yükü olarak belli miktarlarda depolanabilmeli
- Zorlu saklama koşullarından etkilenmemeli sıcak, soğuk ve nemli ortamlarda saklanabilmeli
- Paketlerin gece görüş teçhizatı ile okunabilir etiketleri olmalı
- Şok, kesici alet ve künt darbelerle paketler yırtılmamalı
Hemostatik Tıkaçın Özellikleri:
- Isı Üretmemeli
- Kan sulandırıcı kullanan hastalarda kesin sonuç vermeli
- Hipotermik yaralılarda da sonuç vermeli
- Yerleştirme sorunu olmamalı
- Hem atar ve toplar ana damar (arter/venöz) yaralanmalarda hızlıca pıhtılaşmalı ve tekrar kanamaya imkân vermemeli
- Kullanım anında acı vermemeli
- Yara bölgesinde ilave tahriş ve tahribat oluşturmamalı
- Kullanım sonrası müdahale esnasında ilave tedbir gerektirmemeli
- Travma bölgesine kullanıldıktan sonra kolay temizlenmeli
- Tek kullanımlık dozlu paketi açıp travma bölgesine dökerek gazlı bezle tampon yapılması yeterlidir.
- Ambalajı kolaylıkla açılmalı
- Tek kişi tarafından başkasına ve kendine de rahat şekilde uygulayabilmeli
- Yaradan kolaylıkla temizlenebilmeli
- Yan etkisi olmamalı, biyo uyumlu olmalı ve alerjik reaksiyona sebep vermemeli
- Travma bölgesinde anti mikrobik, anti bakteriyel ve anti fungal ortam yaratarak enfeksiyonu en aza indirmeli
Sonuç:
Savaş alanındaki kayıpların önemli bir miktarı tıbbi müdahaleye yetişemeden gerçekleşmektedir. Yaralanmalarda İlk Yardım, öncelikle Tek Erin kendi sorumluluğu, sonra Tk./Bl. K.’nın, yani Muharebe/çatışma sahasının bizzat içindeki insanların görevi ve insani sorumluluğundadır. Çatışmada ölenler grubunda, içten kanama (göğüs, karın boşluğu) olabildiği gibi ekstremitelerde (hemostat ve/veya turnike kullanımına elverişli) de olabilir. Teorik olarak, ekstremiteler kompresyon ile kontrol altına alınabilir fakat gerçek aslında biraz daha farklıdır. Bir atardamar/toplardamarda travma oluştuğunda, kanama o kadar hızlı ve yoğundur ki, çoğu zaman yardım ulaşamadan travma ölüm döngüsü olan hipovolemi, hipotermi ve metabolik asidozun etkisiyle yaralının öldüğü bilinmektedir.
Bu nedenle mevcut asimetrik muharebe koşullarında, modern ilkyardım harp çantasının da olmazsa olmaz bir unsuru olan, hemostatik tıkaç ve kullanımı ile varılan bilimsel sonuç: ‘Turnike kullanımının mümkün olamayacak yaralanma bölgelerinde, özellikle kasık, sırt, kalça ve koltuk altı bölgelerinde küçük ve orta boy atar ve toplardamarda kanamayı durdurduğu, büyük boy (kasık) atar ve toplardamarlarda kanamayı azaltması22 hayat kurtarmayı sağlar. Hemostatik Tıkaç gibi yeni biyoteknoloji ürünlerinin harp çantasında yer alması ülkemize içinde bulunduğu ortamda maddi ve manevi bir başarı kazandıracaktır. Tüm kayıpların kanamadan olmasının nedeniyle Harp Paketlerinin içinde olmazsa olmaz malzemeler:
- Hemostatik Tıkaç – EN HIZLI DURDURAN
- Tek elle 10 saniyede uygulanabilir modern muharebe turnikesi örneğin: NSN 6515015217976
- Tıbbi pamukla imal edilmiş, patlayıcı ve balistik giriş/çıkış için özel kompres yastıklı kafa, uzuv, karın, göğüs ve sırt yaralanmalarında %200 elastik acil travma bandajı örneğin: NATO Stok numarası 651031162452
- Açık göğüs travması için yapışkanlı sübaplı film örneğin: NSN 6510015490939
- Vakumlanmış gazlı bezler
- Travma müdahale referans şeması,
- Alüminyum ateller (parmak ve uzuv) örneğin: NSN 6515014941951 ve 6515015215730
- Kendi kendine yapışan bandaj, çengelli iğne, 1 metrelik ince ip
- Nefes yolunu açmak için aparatlar, IV setleri ve resütasyon sıvıları ve ilaçlar (ileri derece çantalar için)
Günümüzün asimetrik muharebelerinde bu yaralanma verileri, parça tesirli ve mermi yaralanmaları arasında yüzde değişiklikleri gözlenmektedir. Lübnan’daki meskun mahal muharebelerinde mermi yaralarında %36 ve şarapnel yaralanmalarında ise %57’lik bir azalma gözlenmiştir. Kanama kaynaklı ölümler ise %41’den %56’a yükselmiştir. Konu üzerinde yapılmış ve yapılmakta olan bilimsel çalışmalar, vücuttaki yaralanmaların % dağılımıyla ele alındığında aşağıdaki tabloyu göstermektedir:
* Kaba et ve sırt yaraları, parça tesirli silah yaralanmaları dahil edilmemiştir
+ Çoklu travma
**%80 parça tesirinden yaralanma, 1-45 arasında ve ortalama 9
Genel olarak konvansiyonel muharebe yaralanması, küçük parça tesirli silahlardan en fazla uzuvlarda gözlenmektedir. Yukarıdaki oranlarda ise, Dünya Harp Tarihi içinde sürekli olarak en fazla yaralanmanın, baş ve uzuvlarda yoğunlaştığı barizdir. Ayrıca asimetrik tehdit nedeniyle, tehdit unsurlarının sebep verdiği yaralanma modelleri kanamalı yaralanmaların lehine artmaktadır. İrlanda, Somali ve Irak gibi Meskûn mahal çatışmalarının ve terör olaylarının cereyan ettiği bölgelerde de durdurulamayan kanamalardan ölenlerin sayısı, Kore, Vietnam gibi daha konvansiyonel savaşlarla kıyaslandığında neredeyse katlanmıştır Tartışılabilir olmakla beraber farklı yaralanma mekanizmaları (kurşun, patlama, parçalanma) ile acil müdahalenin gecikmesi bu oranın gerçekleşmesindeki en önemli iki etkendir. Bu yaralanmaların içinde günümüzün muharebe özelliklerine göre mayın, uzaktan kumandalı mayın ve tuzaklı (bubi) patlayıcılar daha fazla görülmektedir. Özellikle anti personel mayınlar, en sık rastlanılanları, parça tesirli, basınç tesirli, sıçrayan ve uzaktan fırlatılarak yerleştirilen mayınlardır. Ayrıca her türlü yanıcı, patlayıcı ve zehirleyici kimyasallardan ya da mevcut bomba ve mayınlardan yapılan sensörlü ya da elektromanyetik alan yayan kumanda (cep telefonu vs) ile harekete geçen patlayıcılar bubi tuzakları olarak sınıflandırılır. Bu tür patlayıcılarla ilgili çalışmada aşağıdaki bulgular elde edilmiştir. Bu bulgular ışığında patlayıcı yaralanmalarında Altın İlk 5 dakikalık süre içinde yapılması gereken kanamanın kontrol altına alınması, hava yolunun açılması, resütasyon, atel ve traksiyon kitleriyle sabitleme yapılmalıdır. Kanamanın yoğun olduğu düşünülürse hemostatik tıkaç, uzuv kopmaları için acil travma bandajı ve gerekirse turnike kullanılmalıdır. Eğer 2nci sınıf bir durumla karşılaşırsak elimizdeki malzemelerin neredeyse 2 katını kullanılması gereklidir. Bu işlemler yapılmadan sadece klasik harp paketindeki tamponlarda kanamayı kontrol altına almak çok ama çok zordur. Ayrıca helikopter ambulansların iniş güvenliği alınmadan yaralı tahliyesi yapması, geliş ve gidiş zamanları hesaplanırsa karşımıza mayın nedeniyle verilen kayıpların nedenleri rahatlıkla anlaşılır. Sonuç olarak, çatışma alanında yapılan ilkyardım her türlü koşulda yaralı askerlerin kendi kendilerine yapabilecekleri, yanında çatışan arkadaşlarının veya ilk müdahaleyi yapacak Kıt’a tabibinin yapabilecekleri, tam donanımlı bir cerrahi hastanedeki tedbirlerden daha çok hayat kurtaracaktır.
<< Muharebe Yaralanmaları – 1
Yaralının kaderi ilk müdahaleyi tamponla yapanın elindedir. Dr. Nicholas Senn (1844-1908)
Kontrol edilemeyen kanamadan dolayı verilen kayıplar birliklerin moral gücünü azaltan ve silahlı kuvvetleri, toplumu ve aileleri derinden etkileyen bir unsurdur. Örneğin, muharebe sonrası travmatik stres sendromu (PTSD) olarak bilinen psikolojik travma için en önemli etkenlerden biriside silah arkadaşını hiçbir şey yapamadan kaybetmektir. Bu rahatlıkla 1974 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği her iki harekâtta da gözlenmiştir.
- Birinci Harekât’ta Kıbrıs Beş Parmaklar Sıradağlarında bulunan Beyaz Saray’dan Girne sahil muhafaza istikametinde yapılan taarruz esnasında bölüğümden bir askerim kafasından, uzun namlulu bir silah ile vuruldu. Birliğimde sağlık ekibi olmadığından müdahaleyi kendim yaptım. Yanımdaki harp çantasının içindeki birden fazla harp paketinden tamponları çıkartarak müdahale ettim, ancak kanamayı durduramadım. Bulunduğumuz mevzide, kucağımda sabaha kadar bağırarak (son sözleri ve çığlıkları halen rüyalarımda duyuyorum) kan kaybından cephede şehit düştü.
- Beyaz Saray Fin Kampı Papazın Köşkü Girne istikametinde bölüğümdeki komando onbaşısı apış arasından vuruldu ve orta büyüklükteki damarları parçalandı. Birkaç harp çantasından aldığım tamponları kullandım ama kanamayı durduramadım. Olay taarruz esnasında olduğundan yaralıyı bırakmak zorunda kaldım. Üniformamı değiştirmeye imkân olmadığından 2 ay süresince kanlarını üstümde taşıdım.
- 2nci Barış Harekâtında, Kanlı Dere güneyinden Lefkoşa-Tymbou-Vatili-Lysi-Kondea-Paşaköy istikametinde yapılan taarruzda, 2nci paraşüt taburu öncü bölük komutanı olarak görevlendirildim. Ankara Tank Gösteri Alayının geri emniyetini alma görevini üstlendim. Taarruz ile beraber, Lefkoşa Kanlı Dere arasında geçit veren yerde mayına çarparak 1 tank infilak etti. Bir tank astsubayının kolu kopmuş ve elinde kılıç gibi tutarak bulunduğum istikamete doğru ‘Allah Allah’ haykırışlarıyla koşuyordu. Kendisini yakaladım, girdiği psikolojik şoktan kurtardıktan sonra harp çantasındaki harp paketindeki tamponları kullandım ve üniformasının koluyla da turnike yaptım. Ancak kanamayı durduramadım. Biz taarruza devam ettik ve astsubayın akıbetini bilmiyorum.
İçinde bulunduğumuz çağın asimetrik muharebe ve GNH koşullarında, yerleşik düzende bulunan birliklerin maruz kalacakları tehditler arasında keskin nişancı, sabotaj, mayın ve sıcak temasın olduğu bilinmektedir. Örneğin, özel yetiştirilmiş 5 kişilik bir timin yapacağı saldırı beklenmeyen kayıplara ve zayiata sebep olabilir. Eğer bu tim ağır makineli tüfek, roketatar ya da LAW silahı ve keskin nişancı tüfeğiyle saldırıyı yaparsa sebep olunan zayiatlar yüksektir. Saldırı sonunda birlik çevre güvenliğini sağlamak için saatlerini kaybedebilir. Bu durumda, ilk hasar tespit ve triaj sonrası müdahalede, en yakın helikopter ambulansın ulaşması zaman alır. Gelen helikopterlerin iniş güvenliğinin sağlanmaması durumunda da havada bekleme süresince kayıplar çok hızlı bir şekilde artar. Bu konu üzerinde yapılan bilimsel çalışmaların analizini yaptığımızda aşağıdaki sonuçları elde ederiz. Muharebe ya da harekât planlama safhasında, en önemli unsurlardan birisi de askerlerin maruz kalabilecekleri risklerin analizdir. Bu risklerden, en kapsamlı planlama isteyen unsur, kayıpların en aza indirilmesi için gereken değişkenlerin bilinmesidir. Kısaca özetlemek gerekirse, maruz kalınacak silahların etkisi, yaralanmaların nedeni, vücuttaki dağılımı, tehlike seviyesi, ilkyardım yapabilecek unsurların malzeme ve teknik bilgileri, çatışma ortamında tahliyesi uzun sürecek durumlarda yeterlilikleri ve gelişmiş tıbbi olanaklara sahip olan bir hastaneye ya da uygun sahra hastanelerine sevk kanallarının oluşturulmasıdır6. Gelişmiş ülkelerin silahlı kuvvetleri bu konu üzerinde yoğun çalışmalar yapmaktadır.
Elde edilen veriler bir önceki ve olası muharebelerin bilgileriyle karşılaştırıldığında ulaşılan sonuçlar, kayıp ve yaralıları en aza indirmek için detaylı önlem almaya, lojistik destek planlamaya ve uygulamaların etkinliğinin artırılmasına yardımcı olur.
Bu çalışmalardan en önemlisi WDMET (Wound Data and Munitions Effectiveness Team) 1965–67 tarihlerindeki 3000 çatışmadan elde edilen kayıp ve yaralı istatistiklerinin 7898 vakanın kayıt edilmesiyle başlamıştır. Yapılan kayıtlar ABD ordusunun toplam zayiat ve kaybının sadece %4-5’ini kapsamaktaydı. Daha sonra İngiliz ve İsrail silahlı kuvvetlerinin bilgi bankalarıyla birleşerek, ABD’nin Somali ve Panama harekâtları da eklenince 4100’ün üzerinde çağımızın muharebe zayiat istatistikleri oluşturulmuştur. Bu tarihten itibaren bütün ordular ve askeri tıp bilim adamları mevcut vakaların toplaması ve analizleri için yoğun olarak çalışmaktadır. Ülkemizde bu çalışma GATA bünyesinde yürütülmektedir. Olaya bilimsel bir perspektiften yaklaşmak için, mevcut bulunan istatistiklerden elde edilen modellerin incelenmesi esas alınmalıdır. WDMET verileriyle; muharebe zayiatları, yaralanma modelleri ve yaraların nasıl en etkin bir şekilde müdahale edilirse kayıpların en aza indirileceği konuları üzerinde, mevcut bulunan en detaylı istatistiksel çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. Bu modellerin ışığında gelişmiş ülkelerin silahlı kuvvetleri, harekat öncesinde yaptıkları lojistik hazırlıkların bir ayağını oluşturan tam askeri tıbbi müdahale lojistiğini (teşekküllü sahra hastaneleri, mühadale seviyeleri, nakil sistemleri, rehabilitasyon hizmetleri vs) ve Kıt’a bazında ilkyardım eğitimi ve ilk müdahalede malzemelerin en basit, hızlı ve etkin kullanımı eğitimlerinin verilmesini sağlamıştır8. Kısaca WDMET datalarıyla muharebe yaralanmaları ve zayiat kavramına baktığımızda, D. D. Trunkey’in 1983 tarihinde yayınladığı, sivillerin maruz kaldığı kazalar ve ölümler hakkında ele aldığı raporda9 ölümlerin ilk saat, erken (2–3 saat sonra) ve geç (yaralandıktan bir kaç hafta) sınıflarında analizini hatırlamakta fayda vardır. Sivillerin maruz kaldıkları kazalarda yapılan bilimsel gözlemlerde, ölümlerin %50’sinin ilk saat, %30’unun erken ve %20’sinin ise geç dönemde olduğu belirlenmiştir. Bu yaralı ve ölüm dağılım ışığında ‘Altın Saat’ konsepti önem kazanmış ve dünyanın neredeyse tüm ülkelerinin acil tıp bölümleri tarafından kabul edilmiştir. Bu nedenle, ambulans hizmetlerinin olay mahaline ne kadar kısa sürede geldikleri ile yaralıya yaptıkları doğru ve etkin müdahalenin tam teşekküllü bir hastahaneye saatler sonra ulaştırılan yaralıdan daha fazla önemli olduğu bilinmektedir. Ancak bu yapılan çalışmada yaralanma modeli çok önemli bir konudur. Daha sonra incelenen sivil nüfusun yara modelinin, künt yaradan penetrant yaraya doğru artması, bütün yaralanmalarda %80-90’lık bir oranda ilk 5 dakikada yaralıların ex olması aslında ‘Altın Saat’ kavramının ‘Altın İlk 5 Dakika’ olduğu belirlemiştir10: Bu nedenle askeri tıp alanında günümüzde ilk müdahalenin ilk 5 dakikada yapılmasıyla kurtarılabilecek yaralıların ne kadar çok olduğunu WDMET verileri göstermektedir. (Fig 1)
Fig. 1. Toplam yaralıların %70’i ilk 5 dakika ve %85’i ilk 30 dakikada içinde kayıp verilmektedir.
Bu bağlamda bilimsel yaklaşım, muharebe alanında ölüm sebeplerini de sınıflara ayırmayı ihmal etmemiştir. Aynı zamanda Arnold ve Cutting’in yayınladıkları çalışmada11, WDMET verilerinde yaralıların hayatlarını kaybetmelerinin patofizyolojisini incelediğimizde, en fazla karşımıza kanama sebepli ölümler gelmektedir (Fig.2). Ayrıca yaralanmanın mekanizması üzerine yapılan çalışmalar (Fig.3) Vietnam savaşının özelliklerini göstermektedir.
Fig.2 Kayıp nedenleri, MSS merkezi sinir sistemi tahribi ve ikinci MSS ise oluşan yaradan daha sonra meydana gelen ölümleri ifade etmektedir. Ayrıca Şok ise tıbbi müdahaleden sonra durdurulamayan kanamadan oluşan bir durumdur.
Yukarıda belirtilen kanamadan ölümlerin ise, kendi içinde incelendiğinde %20’si atar/toplardamar yırtılmasıdır. Eğer zamanında uygun ilkyardım yapılırsa, birçoğunun hayatı kurtarılabilinirdi. Ayrıca WDMET verilerine göre, hastanede kanamadan şoka giren görülmese de ilk hastane girişlerinde %10’luk yaralı grubu kanama şokunda olduğu tespit edildi. Geriye kalan ilk %80’lik grup ise yaklaşık 10 değişik anatomik bölgeden yaralandıkları ve 10 dakika kadar yaşadıkları tespit edildi. Bu yaralılara yapılabilecek yardım ise, gelişmiş ilkyardım ile stabilizasyon ve gelişmiş biyoteknoloji temelli sistemlerle metabolizmayı cerrahi müdahaleye kadar stabil tutma üzerine kuruludur.
Fig 3. Yaralanma Mekanizmaları
Muharebe Yaralanmaları – 2 >>